"Denk Kayığı, Pereme Kütüğü yada İnebolu Kütüğü"

"Denk Kayığı, Pereme Kütüğü yada İnebolu Kütüğü"



 "Denk Kayığı, Pereme Kütüğü yada İnebolu Kütüğü"






Son Denk Kayıkçısı ile çok küçük yaşlardan itibaren denize çıkma şansına sahip olan biri olarak ,dinlediklerimden ve araştırmalarımdan yola çıkarak kısaca "Denk Kayığı"ile ilgili bilgilerimi ve tarihteki rolünü paylaşmak istiyorum.
Kısaca bahsetmek gerekirse "Pereme Kütüğü" olarak ta nitelendirilen ve "önce kabuk" metoduyla üretilen kürek ve yelken ile yürütülen yöreye özgü bir yük kayığıdır. Liman olmadığı dönemlerde gemi boşaltma ve yüklemede kullanılırlarmış. Milli Mücadelede tüm cephane bu kayıklar ve kayıkçılar tarafından karaya çıkarılıp Anadolu'nun içlerine kağnılarla ulaştırılmıştır. Bu yüzden İnebolu Kayıkçılar Loncası'na da Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Bu Yüzden İlçeye de  "Kayıkla Kağnının Mucizeler Yarattığı Belde" denilmiştir.
İşte bu denk kayıklarından son birkaç tanesinin sahibi benim büyük dayım olurdu. Gerçek anlamda "Son Denk Kayıkçısı" rahmetlinin kendisi idi. Liman yapılmadan önce maden gemilerine kazanlarla kıyıdan her hava koşulunda aralıksız bakır madeni taşırmış.(Bakır ve pirit madeni Kastamonu'nun Küre İlçesinde çıkarılır ve İnebolu'dan deniz yoluyla sevk edilirdi.) Onunla denizciliğinin son zamanlarında, çok küçük yaşlarımdan itibaren denize çıkabilen son aile ferdi olma şansı da benim olmuştu.  

Denk Kayıklarının son örnekleri İstanbul'da Deniz Müzesinde ve İnebolu Belediyesinde  mevcuttur. İnebolu’dakilerden bir tanesi yüzer vaziyette olup hala 9 Haziran Kahramanlık günlerinde temsili olarak cephane taşımaktadır.Resimde görülen kayık yüzer halde olup; dümen palası, yekesi, kürekleri ve farş tahtaları hariç tamamen orjinaldir. 


Yorumlar

  1. Kavga

    Üç kardeş emaneti aldılar bir dereden.

    İlyas, Temel, Süreyya kürekler sıya sıya

    Emanet makinalı , tüfekler hoçkiş marka

    Karadeniz denizdir kah uslu kah delidir

    Delirir karayeldir karayel oy karayel, kara...
    Hayda!

    Rüzgar yaman esiyor taktılar kürekleri

    Yele karşı çekmekten kırıldı bilekleri

    Karadeniz uşağın yoktur can yelekleri

    Hatçe, Ümmü, Gülizar kıyıda bekliyorlar

    Sırtlayıp tüfekleri cepheye taşımaya
    Hayda!

    İlyas, Temel, Süreyya dönmediler geriye

    Hatçe, Ümmü, Gülizar gittiler o dereye

    Aldılar tüfekleri kürekler sıya sıya

    İlyas, Temel, Süreyya, Hatçe, Ümmü, Gülizar
    Bir yastığa baş koyup bir tetiğe basarlar

    Kavganın haklı olanı erkek dişi bilmiyor
    Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı olmuyor.

    Cem Karaca

    Tekrar tekrar anımsanması gereken gerçek bir kahramanlık ve fedekarlik öyküsü.

    Ruhları şad olsun kayıkçısından kağnıcı ya emeği geçenlerin

    YanıtlaSil

Yorum Gönder